Çıtırdamalar duyuyorum doktor
Bahçeden mi desem ahırdan mı
Sarıkız mı rahat durmuyordu yoksa
İmbat fırtınası mı kopuyordu veyahut
Issız, çölümsü penceremden dışarısı
Mahzun mu mahzun; kimsesizler kimsesi
Nadide bir rastlantı.
Gök kubbedir fevri olan
Bulutların çarpıntısı, bir bulut yengi yukarıda
Ben olağan köşemdeyim, düşüncelerim üstünde
Ruhum doyumsuz, asla tatmin olmaz
Midem hazımsız, bir yudum kahve almaz
Perişanım doktor, Çıtırdamalar… Durasız…
Çürükçül, tiksindirici bir koku hanemde
Dünün çirozları kovada
Sobada unutulmuş kestaneler
Her tarafım dağınık yüklü bilmeceler
Yaşıyorum işte doktor… Sözgelimi…
Tutmuştum zamanın kulpunu apansız
Durmuştu ansızın körelmiş, bir o kadar semâvi evren
Hadi be sende! Çıtırtı durur mu doktor? Ona ne hacet!
Çaresiz bir hastanın hayıflanışı gibi
Sekiz yüz faydasız cozutma
Sekiz yüz vaveyla tek bir ağızdan
Sekiz yüz küheylan tepişiyor kafamda dört nala
Yeşermiyor ümitler halen, bir çıtırtı tutturmuş gidiyor
Nuh’un tufanından mı desem Sisifos’un kayasından mı
Hayat gaiptir doktor
Biraz da garip
Kimbilir ki… Firavun’un kafasındaki sinektendir belki de…

Bir yorum yazın